Trabzon’un Yomra ilçesinde, aracının içerisinde silahla vurulduktan sonra aracıyla birlikte ateşe verilen şahsın kaderi ağabeyi ile benzerlik taşıyor.
Trabzon’un Yomra ilçesinde işlenen korkunç cinayette hayatını kaybeden Soner Taşkın’la (36) ilgili ortaya çıkan detay şaşırttı.
Yomra’nın Gülyurdu Mahallesi’nde önceki gece meydana geldiği öğrenilen olayda, mahalle sakinlerinin yangın ihbarını değerlendiren itfaiye ekipleri yanan bir aracı söndürdü. Söndürülen 61 ABU 021 plakalı aracın içerisinde ceset olduğunu fark eden ekipler, Yomra İlçe Jandarma Komutanlığı’na haber verdi. Olay yerine gelen jandarma, Cumhuriyet savcısına bilgi verdikten sonra cesedi Trabzon Adli Tıp Kurumu’na gönderdi. Adli Tıp Kurumu’nda yapılan otopside, cesedin Soner Taşkın’a ait olduğu ve vücudunda kurşun çekirdeğine rastlandığı bildirildi.
Olayın ardından inceleme başlatan jandarma ekipleri, alacak verecek meselesi yüzünden yaşandığı düşünülen olayla alakalı olabilecekleri şüphesiyle Ö.T. (35) ve N.A.’yı (37) gözaltına aldı. Olayla ilgili soruşturma ise devam ediyor.
Ağabeyi gibi araç içinde silahla vuruldu
Öte yandan, Soner Taşkın’ın Trabzon’un Ortahisar ilçesi Değirmendere Mahallesi Çarşıiçi Sokak’ta 20 Kasım 2018 tarihinde kendisine ait aracın içinde öldürülen Bekar Taşkın’ın (46) kardeşi olduğu ve ağabeyinin öldürüldüğü dava dosyasında tanık olarak yer aldığı öğrenildi. Soner Taşkın, ağabeyi Bekar Taşkın’ın öldürülmesine yönelik Trabzon 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın ilk duruşmasında tanık olarak verdiği ifadede, “Olay anında ağabeyimin çıktığı kahvedeydim. Maktulün vurulduğu araç benim aracımdı. Araçla su dağıtımı yapıyordum ve aracın içi görünmesin diye film çektirmiştim. Ağabeyim camdan dışarı bakarken geri kaçtı. Karşıda balıkçı olan S.T., Bekar Taşkın’a eliyle ‘geri git’ diye işaret etmiş. Ağabeyimin yanına gittim. Ağabeyim bana ‘Arabayı getir ben gideyim’ dedi. Gitme dedim. Anahtarlarım S.T.’deydi. Arabayı kapının önüne getir dedim. 2 dakika sonra silah sesi duydum. Olay yerine gittim. Ağabeyimi aracın içinde görünce hemen hastaneye yetiştirmek istedim. Nazım kaçarken silah elindeydi; ‘Vururum’ diyordu. Nazım bu işe gönüllü değildi” beyanında bulunmuştu.