Kibar Holding pandemi döneminde çalışanlarla etkileşimi artırmak ve grubun etkinlik kültürünü sürdürülebilir kılmak amacıyla başlattığı webinar serisi ’Kibar Let’s Talk’a devam ediyor. Konda Araştırma Genel Müdürü Bekir Ağırdır’ın katılımıyla gerçekleşen dijital etkinlikte; toplumsal cinsiyet eşitliği, cinsiyet rolleri ve eşitlik kavramı masaya yatırıldı.
Kibar Holding’in pandemi dönemine özel webinar serisi Kibar Lets Talk’un ikinci konuğu Konda Araştırma Genel Müdürü Bekir Ağırdır oldu. Yoğun ilgi gösterilen etkinlikte Ağırdır, pandeminin iş ve sosyal hayata etkileri, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için ele alınması gereken konular ve kadınların iş gücüne katılımlarıyla ilgili rakamları paylaşırken, katılımcıların sorularını da yanıtladı.
Kibar Holding CEO’su Haluk Kayabaşı açılış konuşmasında, “Grup olarak pandeminin getirdiği olumsuz etkilerle başa çıkmak adına önemli adımlar atıyoruz. Özellikle insan kaynağımızla açık ve şeffaf iletişimimizi korumak için pek çok yeniliği hayata geçiriyoruz. Grup içi paylaşımı desteklemek, keyifli ve bilgi verici molalar vermek için düzenlediğimiz etkinliklerden biri olan Kibar Let’s Talk serisine bu yılın başında start verdik. Bugün yine çok özel bir konuğu ağırlıyoruz. Konda Araştırma Genel Müdürü Bekir Ağırdır’ın değerli katılımıyla ufuk açan bir sohbet gerçekleştireceğiz. Kibar Let’s Talk’u sürdürülebilir kılmak için çalışmalarımız devam edecek” dedi.
“Toplumsal cinsiyet eşitliği, sürdürülebilirliğin temel unsurlarından biri”Kibar Let’s Talk etkinliğinde çalışanlarla buluşan Bekir Ağırdır, toplumsal cinsiyet eşitliğinin bir kurumsal sosyal sorumluluk projesi gibi ele alınmaması gerektiğine dikkat çekerek, “Toplumsal cinsiyet eşitliği, sürdürülebilirliğin temel unsurlarından biri. Tanım açısından büyük önem arz eden iki boyutu var. İlki, bu bir vicdan meselesi. Kadınların eşitlik ve adalet talebinin yanında olmamak söz konusu değil. Eğitimde fırsat eşitliğini büyük ölçüde sağladık, ancak iş hayatında rakamlar hala kat edilmesi gereken ciddi mesafe olduğunu ortaya koyuyor. Hala 100 kadından 53’ü ev hanımı, iş hayatına katılımı yok. 100 kadından yalnızca 22’si çalışıyor ve bu 22 kadının yalnızca 9’unun sosyal güvencesi var. Diğer 13’ü tarımda, eşinin yanında ya da esnaf olarak güvencesiz çalışıyor. Maddi olanak direkt elinde değil. İşte tam da bu nedenle bu iş bir vicdan meselesi. Eşitlik arayışına kayıtsız kalamayız. İkinci konu ise toplumsal dönüşüm. Eşitliğin tesis edilmesi için demokrasi kavramının evlere yayılması gerekiyor. Toplumsal dönüşüm için zihni sıçramaya ihtiyaç var” ifadelerini kullandı.
Cinsiyet eşitliğinin bir moda kavram değil, yaşam biçimi arayışı olması gerektiğinin altını çizen Ağırdır, “İş hayatında da atılan adımların hayata ve gerçeklere paralel olması gerekiyor. Gruptaki bu karakteristik özelliği daha önce de görme imkanı bulmuştum. Eşitlik alanında yapılan çalışmaları ve hayata geçirilmesi planlanan projeleri çok önemli buluyorum” dedi.
“Yerkürenin ritmi değişti”
Pandemi dönemiyle birlikte pek çok şeyin değiştiğini, değişimin gerekliliğinin şart olduğunu söyleyen Ağırdır, doğal kaynakların azalmasının ve iklim değişikliğinin yerkürenin ritmini değiştirdiğini belirtti. Ağırdır, “Dünyadaki yaygın üretim ve tüketim modellemesi hava, su ve toprağın sonsuz olduğunu kabul ediyordu. Bunun böyle olmadığını anladık” dedi.
Tüm dünya genelinde dayanıklılık tanımlarının da değişime uğradığını söyleyen Ağırdır, “Yaklaşık 50 yıldır devam eden teknolojik sıçramalar aynı zamanda insan zihninde de değişikliklere yol açtı. Hayatın, zaman ve mekandan bağımsızlaştırıldığında tüm bildiklerimizin alt üst olduğunu deneyimledik. Bu müthiş hız nedeniyle dayanıklılık tanımlamaları da değişiyor. Şirketlerin dayanıklılıkları bilanço ile değil, bir gecede değişen iş yapış şekillerine adapte olma, hız karşısında dayanıklılığı koruma gibi meselelerle ölçülüyor” şeklinde konuştu.