Antalya’da kendisini kelepçeleyip darbettiği ileri sürülen 12 yıllık eşini öldürdüğü gerekçesiyle tutuklanan 2 çocuk annesi Melek İpek’in yargılanmasına başlandı. SEGBİS’le katıldığı duruşmada gözyaşları içinde ağlayarak savunmasını yapan İpek, mahkeme başkanının "Peki sen ne yapmak istedin, neden evde oturup bekledin?" sorusuna, “Korkuyla bir şey yapamadım. Ben ailesiz yaşayamazdım. Ailemin acısına dayanamayacağımı düşündüm, bir nevi ölümü göze aldım” dedi.
Geçtiğimiz 7 Ocak tarihinde Döşemealtı ilçesi Ilıca Mahallesi’ndeki iki katlı müstakil evde meydana gelen olayda, servis şoförlüğü yapan Ramazan İpek (36) ile 12 yıllık eşi Melek İpek (31) arasında tartışma çıktı. Ramazan İpek, ellerine kelepçe taktığı eşi Melek İpek’i saatlerce darp etti. Gördüğü şiddetten dolayı gözlerinde şişlik ve morluk oluşan Melek İpek, eşinin kendisini ve çocuklarını öldüreceği tehditlerine maruz kaldı. Ramazan İpek, sabah servis dönüşü geldiği evinde elleri kelepçeli Melek İpek’in av tüfeği ile beklediğini gördü. Yaşanan arbedede Melek İpek’in elindeki tüfek ateş aldı. İpek’in durumu bildirmesiyle eve gelen sağlık ekipleri, Ramazan İpek’in hayatını kaybettiğini belirledi. Elleri kelepçeli ve çıplak şekilde bulunan Melek İpek’e de sağlık ekipleri müdahale etti. Melek İpek, çıkarıldığı nöbetçi sulh ceza hakimliğince tutuklandı. Melek İpek hakkında hazırlanan iddianamede "haksız tahrik" indirimi uygulanarak, sanığın 18 yıldan 24 yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi.
İlk kez hakim karşısına çıktı
Antalya E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda tutuklu bulunan Melek İpek, 66 gün sonra ilk kez hakim karşısına çıktı. Antalya Adliyesi 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya SEGBİS bağlantısı ile katılan Melek İpek’in moralinin iyi olduğu gözlemlendi. Siyah bir kazak giyen Melek İpek’in yüzündeki morlukların geçtiği, sol kaşının üzerinde ise bir iz olduğu görüldü. Duruşma hazırlığı esnasında sık sık içini çeken ve gözleri dolan Melek İpek, savunma yapmaya hazır olduğunu söyledi. Yeni tip korona virüs (Covid-19) önlemlerinin ön planda tutulduğu duruşma salonunda maktul Ramazan İpek ve Melek İpek’in yakınları ile taraf avukatları hazır bulundu. Duruşmayı tarafların yakınları ve STK’lar ile kadın dernekleri de takip etti.
Yaşadıklarını gözyaşları arasında anlattı
Savunmasında yaşadıklarını anlatan Melek İpek, “Eşimin anne ve babasına baş sağlığı diliyorum. Onlar adına çok üzgünüm. Ama artık ben utanmadan, korkmadan bütün yaşadıklarımı anlatmak istiyorum. Eşimle 2006 yaşında tanıştık. Birkaç ay görüştük ve tek hayalim matematik öğretmeni olmaktı. Başarılı bir öğrenciydim. Eşim beni bir düğünde görmüş beğenmiş. Arkadaşlarımın aracılığıyla tanışma talebini iletti. Arkadaşlarımın ısrarıyla görüşmeye başladım. Ben babamdan o tarihe kadar bir tokat bile yememişken arkadaşlık aşamasındayken kendisinin kıskançlıkları başlamıştı. Ayrılmak istediğimi, okulumu bitirmek istediğimi söyledim. Kabul etmedi. Beni rahat bırakmadı. Arkadaşlarımın aracılığıyla son kez görüşmek istediğini söyledi, ondan sonra peşimi bırakacağını söyledi” dedi.
Görüşmeyi kabul etmesinin ardından eşinin kendisini motosikletiyle okuldan aldığını anlatan İpek, “Ben hayatımda ilk defa okula gitmemiştim. Ekşili Göleti’ne beni götürdü kimse yoktu. Motosikletten iner inmez beni soymaya başladı, hiçbir şey söylemiyordu, saldırıyordu, çığlık attım, kurtulmaya çalıştım. Sesimi kimseye duyuramadım, ne de kurtulmaya gücüm yetmedi. Bana orada sahip oldu. Benden daha uzun ve yapılıydı. Çıplak yatarken yapabildiğim tek yaptığım ağlamaktı. Babama ne diyeceğimi düşünüyordum. O ise beni kendi iç çamaşırıyla temizledi ve benim iç çamaşırımı poşete koyup cebine aldı. Beni çok sevdiğini ve ayrılmamak için yaptığını söyledi. Benim bekaretimi burada bozdu. Aradan zaman geçtikten sonra iç çamaşırını annesine gösterdiğini ve annesine gelininin olacağını söyledi. Hatta o sırada üzerimi giydirdi, bir şeyler söylüyordu ama ağlamaktan ne dediğini anlamıyordum. Beni evin yakınına bıraktı. Evde kimse yoktu. Duşa girdim, ağladım, düşündüm, o saatten sonra kime ne söyleyebilirdim” diye konuştu.
Olayın ardından görüşmeye devam ettiklerini dile getiren Melek İpek, “Görüşmeye devam ettik, bana evleneceğini söylüyordu. Nişan yapıldıktan sonra ailesiyle kavga etti. Ailem evlenmemize karşı çıktı. Babam eşimin birini bıçakladığını öğrenmiş ve karşı çıktı. Ben istiyorum dediğim için kabul ettiler. Bana yaptıklarını söyleyemedim. Ailesi ile kavga etti, ailesi onu evden kovdu. Babam bizi kabul etti. Babam, ‘paranızı biriktirir, evlenirsiniz’ dedi. Ailem yanımdayken bana görünür yerlerime vurmuyordu. Nişanlıyken kavgamız oluyordu ve nişanlıyken bir yıl benim ailemin yanında kaldı. Bana şiddeti daha nişanlıyken başlamıştı. İstemediğim ilişkiden dolayı mecburdum. Mecburdum evlenmeye ve bunun farkındaydı. Düğünden sonra babam bize yeni ev kurdu. Ailesi düğüne gelmedi. Kendi evimize geçtik, güvenlik olarak çalışmaya başladı. Lise bittikten sonra bende çalıştım. 2010 yılındaki üniversite sınavına girmek istediğimi söyledim. AÜ Teknik Bilimler Meslek Yüksek Okulu Çevre Kontrol Bölümü’nü kazandım. Fakat eşimim kıskançlığı nedeniyle 1.5 yıl devam etmeme rağmen ikinci yılın son döneminde mezun olamadan okulu bırakmak zorunda kaldım. İlk günden beri kıskançlık devam ediyordu. Sınava giremeden önce saniyede kıskançlıkları oluyordu. Nişanlıyken kuzenlerimle sarılıp öpüştüm diye tokat attı. Kıskançlığı hem yabancı hem de aileme karşı da vardı” ifadelerine yer verdi.
1.5 yıl üniversiteye kontrollü şekilde devam ettiğini anlatan İpek, “Bana sürekli bekaretim olmadığından, ‘açık kapıdan herkes geçer’ şeklindeki tabiri kullanıyordu. Üniversiteyi bıraktıktan sonra hamile olduğumu öğrendim. İlk aylarda sıkıntı yoktu, ağırlaştıkça çocuğa zarar verebileceğini düşünerek beni ters ilişkiye zorluyordu. Ben her defasında ağlıyordum canım acıyordu, yapmamasını istiyordum, kendisi zevk alıyordu. Doğuma az süre kalan 2011 aralık ayıydı, eve bir kız getirdi. Erkek kardeşinin kızı kaçırdığını, yaşının küçük olduğunu ve bizde kalacağını söyledi. Ben kabul etmedim. Kardeşinin anne babasının evine götürmesini istedim. O da kalacağını, kimseye söylememi istemedi. Kız bizde kaldı. Ben daha doğum yapmadan eşimin o kızla yakınlaşmasını anladım. Ama eşime konduramamıştım. Sonra ben kızı alnından öpüyorken yakaladım. Bunu söylediğimde sobadan gelen külü üflediğini söyledi ve inkar etti. Kıza sorduğumda da kendisini eşimin erkek kardeşinin kaçırdığını söylüyordu. Doğum yaptım, kız hala evdeydi. Hastaneden çıktıktan sonra annemin yanında kaldım on gün kadar. Eve geldiğimde o kız benim yatak odamda yatıyordu. Bu durumu eşime söylediğimde çıplak yatmaya alışkınmış, ısınmak için benim yatağıma girmiş olabilir, yokken hep benim yatağımda yattığını söyledi. Sinir krizi geçirdim o an” ifadelerini kullandı.
Sesimi yükseltince dövmeye başladı
Bebeği kucağındayken tartışmaya başladıklarını ve kızın evden gitmesini istediğini söyleyen İpek, “Sesimi yükseltince beni kablo ile bebek kucağımdayken dövmeye başladı. Çocuğumun kafasına kablo geldi ve kanadı, çocuğumu öldürmekle tehdit etti. Kız bizimle 3 ay yaşadı. Benim yanımda yakınlaştıklarını görmedim, zaman zaman evden ayrıldığımda eşim banyo yapıyordu. Su ısıtmamı, kız da banyo yapacak şeklinde söylüyordu. Her defasında tepkimi koydum. Çocuğum olmadan çok ayrılmak istedim. Her şiddet gördüğümde tepki koydum. Fakat çocuğum olmadan önce ailemi öldürmekle, anne babamı öldürmekle, özellikle kız kardeşimi benim gözlerimin önünde tecavüz etmekle birçok kez tehdit etti. Çocuk olunca çocukla tehdit etmeye başladı. Kızın kaldığı dönemde de ben kendisine çok tepki koydum ancak beni tehditleriyle sindirdi. Kızın ailesi kayıp şahıs olarak bir televizyon kanalına çıkacağını öğrendikten sonra kızı fakültenin karşısında arabadan indirdik. Bu olay 2012 mart ayında oluyor” dedi.
Yeni taşındıkları evde gelen komşularının hiçbir şey anlamadığını dile getiren İpek, “Genellikle vücudumun görünen yerlerine vurmuyordu. Aramıza kavga yaşanması için bir sebep yoktu, her an beni dövebiliyordu. Normal sohbet ederken bile yüzüme tokat atıyordu. Rüyasında benim evden gittiğimi görüp kalktığında beni dövdüğü olmuştur. 7 aylık hamileydim. Gece uyuyordum, ayağımdan sürükleyerek beni odadan çıkardı dövmeye başladı. Sebebini bilmiyorum, şu an bile bilmiyorum. Benim büyük kızım girdi araya. Kızımı koltuğa attı. Ben can havliyle dışarıya kaçtım. Büyük kızım anne diye aramıza girdi. Ama kızım evdeydi. Saklandım bir süre. Ben evimin yakınlarındaydım. Baltayla dışarı çıktığını gördüm, sonra bir şey yapmayacağım gel eve dedi. Geriye döndüm. Çok geçti saat, kız kardeşimi aradı telefondan. Bak dedi görüyor musun bunlar senin yüzünden oldu dedi. Ama ben o kavganın neden olduğunu bilmiyorum. Bu olayda önceki evimizde olmuştu. Küçük kızım doğduktan sonra kanamalarım devam ederken bile sürekli cinsel içerikli videolar izleyip bana da izletip bak böyle yapacaksın, yapamıyorsun şeklinde sözler söylüyordu ve benim üzerimde videoda olanları denemeye çalışıyordu. Ben kabul etmesem de ters ilişkiye zorluyordu. Ve ilişkiye giriyorduk. Ters ilişki evlilik hayatımızda sürekli oldu. Son zamanlarda artmıştı. İstememe rağmen benimle ters ilişkiye giriyordu” ifadelerini kullandı.
"Sırtımda ütü kırdı"
İpek gözyaşları içinde savunmasına şöyle devam etti:
“2017 yılı mayıs ayında koyunların yünlerini keserken, ailemin yanında babamda kuzu kesmiş mangal yapıyorduk. Arkadaşı da yanındaydı o sırada, erkek kardeşim içeri girdi konuyu anlamaya çalışırken sen salak mısın sözleri üzerine kardeşimle lafları karşılıklı kavga etmeye başladılar. Biz ayırmaya çalıştık buna rağmen karşılıklı kavga ettiler hatta annemin ayağına taş geldi. Eşimi alıp eve götürdüm. Eve gittikten sonra sen neden araya giriyorsun diye beni ütüyle dövmeye başladı. Sırtımda ütüyü kırdı. Kapının camları kırıldı. Silahı alıp evden çıktı kardeşimi öldüreceğini söyleyerek. Ailemi aradım, silahı alıp evden çıktığını ve erkek kardeşimi öldüreceğini söylediğini söyledim. Kardeşimin kaçırıldığını öğrenmiş telefonda bana gelip seni ve çocukları öldüreceğim dedi. Bende servis aracına binip kayın pederimin evine gittim. Sırtımdaki yaraları kayınvalideme gösterdim, krem sürdü. Eşimin akrabaları kendisini görmeye gittiler, eşimin benim kıyafetlerimi dışarı çıkarıp yaktığını görmüşler. Bana boş ver ablam bununla konuşulmaz burada kal dediler. Bende 11 gün kayınvalidemin evinde kaldım. Ancak yeniden barıştık eve dönmek zorunda kaldım. Belirli süre aramızda kötü şeyler olmadı. O kız yüzünden yine tartıştık. Beni balkondan atmaya çalıştı. Direnince beni atamadı, yüzüme gözüme vurmaya başladı. O sırada da yüzüm morluk oluştu. Bunları komşularım gördü. O beni döverken evden kaçmak istiyordum çocuklar okuldayken kelepçe taktı koltukların üzerine oturttu. Özel güvenlik olduğu için evde kelepçesi vardı. O gün fotoğraflarımı çekti o haldeyken, benim o halimi eşimin amcasının oğlu da gördü. Beni elleri kelepçeli şekilde bıraktı. Kızım okuldan gelince kelepçelerimi kendisi açtı.”"İlişkiye zorluyordu"
Ava gidip geldiğinde arkadaşlarının yanında banyoya girdiğini ve kendisini ilişkiye zorladığını ileri süren İpek, “Benden ilişki istiyordu. Bu konuda utanmıyordu ve çekinmesi yoktu. Çocuklarım evin içinde o varken ses yapamıyor, oynayamıyordu. Çocuklar ses yapmadığı sürece ilişkisi iyiydi. Genelde büyük kızımı dövüyordu. Ağlayamıyordu, canı acısa da ağladığı zaman daha çok dayak yiyordu. 8 yaşındaki kızımı dövüyordu. Buna benzer birçok olay oldu. Başımdan geçenleri aklıma geldiği kadarıyla anlattım. Zaman zaman iyi günlerimiz oldu. O günleri karalar ve iyi günleri unuttururdu. Tartışmalarımız sürekli olur ancak senede üç dört kez çok büyük dövdüğü olmuştur. Onun dışında tartışma sürekli olurdu. Tartışma sırasında genelde tehditleri çok oluyordu. Her gün istemediğim şekilde ters ilişki istiyordu. Yaptığımız servis işi rutin bir iştir bir fabrikanın personel servis işini yapıyorduk. Zaman zaman bende kendisinin olmadığı yada işi olduğu anda servise çıkıyordum, bu nedenle aracı kullanıyordum. Sabah işçiler alınır iş yerine bırakılır. Kendisi 7 gibi evden çıkar araç 8’e çeyrek kala fabrikanın önünde olur. 17.40’da fabrika önünde olunulur, 18.15’de fabrikanın önünden hareket eder. Gün içinde kalan vakitlerde evde olurdu. Kendisinin av alışkanlığı vardı. Bende zaman zaman yanında gittiğim oldu. Tüfek kullanmayı bilirim ancak avda ya da başka bir yerde kullanmışlığım olmadı” diye konuştu.
Olay gününe kadar ciddi bir şekilde boşanma konuşmalarının olmadığını anlatan İpek, “Özellikle ben laf arasında ayrılacağımı söylüyordum ama kabul etmiyordu. Bende ısrarcı olmuyordum. Ancak zaman boşansam ne olur çocukların velayeti kime gider diye araştırma yaptığım oluyordu. Birlikte bir avukatın yanına gidip bu tarz konuşma yada görüşmemiz olmadı. Olay günü çok sakindi akşam ben servise gidip geldim. 19.00 gibi eve geldim. Bir aracımız kaza yapmış ehliyeti kiraladığımız araca yetmiyordu. Öğlen yemeğini geç yediğimiz için yemek hazırlayayım mı dedim. Açsanız hazırla dedi. Bende biraz daha vakit geçsin birlikte yemek için işi ağırdan aldık. O sıra çocuklarla oynuyordum çocuklar acıkınca yemek hazırladım. Hep birlikte yemek yedik. Sonra ben çocukların yanına geçtim oyun oynuyordum kendisi de abdest alıp Youtube’den Kur’an-ı Kerim dinlemeye başladı. Bir süre sonra beni yanına çağırdı aynı odada farklı koltuklarda otururken bana mesajla, boşanalım şeklinde mesaj attı. Bende mesajla sen bilirsin cevabını verdim. En iyisi bizim için en iyisi bu dedi. Bende keyfin bilir yazdım. Diğer odaya gidermişin diye mesaj atarak bende çocukları alıp çocukların odasına geçtim. Yarım saat sesi çıkmadı. Çocukların güncel resmini WhatsApp profil resmi yapacaktım. Bu nedenle profil resmini öncekini kaldırdım bana mesaj yazarak ‘beni engellemene gerek yoktu’ dedi. Bende seni engelliyorum dedi ve engelledi. Ben normal SMS ise seni engellemiyorum, çocukların resmini koymak için profil resmini değiştiriyorum dedim. Daha sonra tekrar beni bulunduğu odaya yanıma gel mesajla çağırdı. Ben konuşacağımızı konuştum gelmeme gerek yok şeklinde mesaj attım. Oda çocukların velayetini konuşacaktık gelmezsen biri sende kalsın biri bende kalsın dedi. Bende gerek yok ayırmaya ben zaten ileride çocukları zaten senden alırım mesajını attım. Biz yatmaya hazırlanıyorduk. Saat 22.30-23.00 arasıydı. Elinde silahla kapıyı tekmeleyerek çocukların odasına girdi. Silahı bana doğrulttu dürbünlü silahtı. Benim adıma ruhsatlı olan silahtı. Çocuklar yanımdaydı birbirlerine sarıldılar onları arkama aldım. Dediği tek şey son sözünü söyle kelimeyi şehadet getir. Ben yapma çocuklar var görüyorlar dedim. Ateş edeceğini anlamıştım. Çocukları yatağın üzerin itmeye çalışırken bir yandan da namluyu elimde ittim. O sırada ateş etti. Mermi kulağımın dibinden camı delip geçti dışarı çıktı. Yine yapma etme diye yalvarıyordum. Bu kez silahı çocuklara doğrulttu, sonra niye vazgeçti bilmiyorum. Ancak silahın dipçiğiyle kavafa gözüme vurmaya başladı. Hala yalvarmaya devam ediyorum beni sürükleyerek diğer odaya götürdü. Orada da beni dövüyordu. Cebimdeki telefonu farketti, onla yüzüme gözüme vurmaya devam etti. Bu kez çığlık atmaya başladım, boğazımı sıktı, gözlerim kararmaya başladı. Sırt üstü yerdeyken boğazımdan kendisini kurtardım ama canım çok yanıyordu. Bu kez tekme atmaya başladı. Canım yanıyor sürekli darp ediliyordum. Yüz üstü döndüğümde yine boğazımı sıkmaya başladı. Bu kez de gözlerim kararı fakat sonrasını bilmiyorum. Gözümü açtığımda banyondaydım ve ellerim kelepçeliyi. Boynumdan, ayaklarımdan, ellerimde hep ip hep kelepçeliydim ve üzerime soğuk su tutuyordu. Çıplaktım üşüyordum, canım acıyordum. Ancak ne olduğunu bir süre hatırlayamadım” ifadelerine yer verdi.
"Banyoda şofbeni sıcak bölüme alıp üzerime su sıkıyordu"
Melek İpek savunmasına şöyle devam etti:
“Kendisi de çıplaktı ara ara şofbeni sıcak bölüme alıp su tutuyordu, bana soğuk su tutuyordu. Yerde fayansın üzerinde yatıyordum. Boynum elimle ayaklarımla bağlantılıydı domuz bağıyla hareket ettikçe ip beni sıkıyordu. Çocuklarımın sesini duymuyordum. Ne kadar zaman geçti haberim yoktu. Çocukları öldürmüş olabileceğimi düşündüm. Niye böyle yaptığını sordum nedenini sordum. Çünkü hatırlamıyordum. Yüzüm gözüm neden kanıyor bir süre hatırlayamadım. Büyük ihtimalle ters ilişkiye girmişti. Anal bölgemden acı hissettiğim için ters ilişkiye girdiğini düşündüm. Ancak ilişkiye girip girmediğini hatırlayamıyorum. Yerde yatarken sıcak suyla abdestini alıp çıktı. Bir süre sonra demir saplı bıçakla banyoya geldi. Ben sağla kolunun üstüne yatıyordum, buradan saplarsam karnın buradan saplarsan kalbine gelir çocuklarında burada öldürürüm şeklinde söyleyince çocuklarımı öldürmediğini anlamıştım. Kendi kendime de bu duruma sevindim. Sonra ellerimi çözdü. Abdestini al bekliyorum dedi. Ancak şofbeni sıcak bölümüne almadı soğuk suyla abdest aldım. Kapının önünde bekliyordu çıplak şekilde dışarı çıktım. Bu defa ellerimi ters kelepçe yaptı, hareket ettiremiyordum. Çok üşüyordum. Koltuğun üstüne yastık ve battaniye koymuştu. Onunla yatmamı söyledi. Ellerimin acıdığını yatamayacağımı söyledi. Kendisi de yere yattı. Sabah öldüreceğim şimdi canını yaktırma bana dedi. Koltuk ses çıkarttığı için kendisi rahatsız oldu. Beni koltuğun alt bölümüne sıkıştırdı kendisi uyudu. Çıplaktım ama üzerime battaniye örttü. Büyük kızım diğer oda da kusmaya başladı. Sesini duyurdum, “bu kez büyük kızıma bana kafanı koparttırma kes sesini yat. Ben zaten hiçbir şey diyemiyordum. O sabaha kadar uyudu. Beni uyuduğu yerin koltuğuna altına doğru sıkıştırmıştı, kendisi uyudu ben uyuyamadım.”
Eşinin sabah servis için evden ayrıldığını anlatan Melek İpek, “Gece kelepçeyi rahatsız olmamak için arkadan öne geçirdi. Çocuklara bakmak için onun gitmesini bekliyorum. Arabanın gittiğini farkedince çocukların yanına gittim. Onlarda hemen koştular anne iyimi sin canım acıyor mu dediler. Büyük kızım, küçük kızımın kulağını tıkadığını ve söyleyenleri duymadığını söyledi. Ama anne ben yine de bir şeyler duydum dedi. İkisi de bana yüzün neden kanıyor ne oldu şeklinde beyanlarda bulundular. Çocukların canlı ders için girdikleri telefonları aradım. Benim telefon kırıklı, çocuklarla da çıplak şekilde görüştüm. Çocuklara gitmeden önce evden kapıdan dışarı adımınızı atmayın geldiğimde sizi öldüreceğim demişti bunları duydum, bana bir şey demedi. Çocuklar, sürekli babam gelince bizi öldürecek ne yapacağız şeklinde sürekli ağlıyorlardı. Onları sakinleştirdim. O akşamki kullandığı silahı duvara dayalıydı ve mekanizması söküktü. Bıçağı da yatağın altına koymuştu. Silahta yastığın altındaydı fakat silahı duvarda gördüm. Merak ediyordum gelince bizi neyle öldüreceğini. Zaman zaman ava gittiğinde komşulara bıraktığı silah fardı ancak, eve getirdiği kıza uzaklaştırma akarı aldığı için onun da evde olmadığını biliyordum. Üzerime büyük kızım çarşaf örttü. Ben kelepçe ile elimle çarşafı tuttum. Komşuya gittim” dedi.
İpek şöyle devam etti:
“Eşimin sabah onlardan silah alıp almadığını sordum. Ne olduğunu sordu. Eşimin boşanmak istediğini bende kabul edince bu şekilde beni dövdüğünü söyledim. Komşum Semra ile sık sık görüşürüz. Benim çıplak olup olmadığını anladığını bilmiyorum ama ben olsam anlardı. Yüzümü gözümü gördü be ne olduğunu onun için sordu. Onlarda silah olduğunu ve gelip almadığını söyledi. Bu nedenle ben rahatlamıştım. Ama bizi neyle öldürecek diye merak edip korkuyordum. Tekrar eve döndüm. Mahkeme Başkanının neden 112’yi aramadın, yada yakınına gitmedin sorusuna İpek, sana yapacağı her şey yapmış, yapacağı bir şey mi kalmış sorusuna ’Melike’nin kendisiyle ilgili uzaklaşma aldığında o kızı nasıl öldüreceği düşüncelerini bana anlatıyordu. Bende özellikle bu süreçte o kıza bunu düşünen bana neler yapar diye düşündüm. Ülkemizde gerek güvenlik güçlerinin gerekse Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının kadına karşı olan şiddet eylemleriyle ilgili duyarlılığı ve şiddete uğrayan kadınları korumaya yönelik etkin tedbir yöntemlerini mevcudiyeti hatırlatılarak neden bu yönde bir başvurusu olmadığı tekrar sorulduğunda, “Başvuru yapsam koruma kararı alsam aileme karşı bir şey yapar diye düşünmüştüm. Çocuklarıma karşı bir şey yapabileceğini, anne babama karşı bir şey yapacağını düşündüm. Korktum yapamadım."
Hakimin "Peki sen ne yapmak istedin, neden evde oturup bekledin?“ sosrusu üzerine İpek, "Korkuyla bir şey yapamadım. Ben ailesiz yaşayamazdım. Ailemin acısına dayanamayacağımı düşündüm bir nevi ölümü göze aldım” dedi.
Gece dayak yerken çocuklarının sesini duyamayınca çok üzüldüğünü anlatan İpek, “Çok dua ettim beni de öldürsün diye. Onların öldüğünü düşündüğümde beni de öldürsün diye çok dua ettim” dedi.
Tekrar eve döndüğünü anlatan İpek, “Ben kendi kendime belki öldürmeyecek seni yediğin bir dayakla kalacaksın şeklinde kendimi teselli etmeye çalışıyordum. Eve geldim çocuklar hala ağlıyorlardı. Eşim eve geldi. Arabanın sesinin duyunca çocuklar, ‘Anne babam geldi, seni görmesin, seni öldürür, bizim yanımıza geldiğini görmesin seni öldürür’ diyorlardı. Diğer odaya geçtim. Komşumda belki korktuğu için karışmak istemedi, eşimin sinirli halini biliyordu. Üzerime bir şey giymek bile aklıma gelmiyordu. Eşim merdivenden hızlı çıkardı, o gün yavaş kendi kendine söylene söylene, inşallah bir yere gitmemişsinizdir, beni başkalarını da öldürmek zorunda bırakamazsınız, evden ayrılmamışsınızdır’ şeklinde sözler söylüyordu. Kapıya geldiğinde ayakkabılarımızı gördü, ‘oh gitmemişsiniz’ söylediğini duydum. Bizim gitmediğimizi anlayınca kapıyı hızlı şekilde açtı, panik oldum kapı kilitli değildi. Gece karanlık olduğu için görmemiştim yattığı yatağın köşesinde bir silah vardı. Onu aldım elime dolu olup olmadığını bilmiyorum. Kapıya doğru yöneldim. O an oda, içeri giriyordu. ‘Benimi öldüreceksin, nasıl yapacaksın’ dedi güldü. Elimden silahı almaya çalıştı. Çocuklar diğer odadaydı’ bizden uzak dur’ dedim. Elimden almaya çalışırken silah patladı. Önce ben kendim vuruldum sandım. Canım acımıyordu. Biran gözüm ona yöneldiğinde yere düştüğünü gördüm. Cebinden telefonunu aldım, 112’yi aradım. Eşimin vurulduğunu, çabuk gelmelerini söyledim. Hiç kımıldamıyordu yerde yatıyordu. Ben öylece başında bekledim. Çocuklarım, ’Anne iyi misin’ dediler. İyiyim annem çıkmayın odadan dedim. Babalarının düştüğünü ve amları görmesini istemedim. Benim elim kan olmuştu telefonu alırken oluşan kanı görmelerini istemedim. Jandarma geldi, birkaç kez kapıyı çaldılar, ayağa kalkamadım. Dizlerim tutmadığından kapıyı açamadım. Sonra kendimi toplayıp çıplak ve ellerim kelepçeli şekilde kapıyı açtım. Sonra kelepçenin anahtarını alıp elimi açıp üzerini giydirdiler. Sonra ambulans geldi eşimin öldüğünü söyledi" dedi.
"Tüfeği elimden alırken patladı"
Melek İpek, "Elimden tüfeği görünce üzerime geldi. Elimden tüfeği almaya çalıştı, hatta bana dokundu. Tüfeği elimden almaya çalışırken tüfek patladı" dedi. İpek, "Nasıl kavradın?" sorusuna, “Kullanılan kelepçe güvenlik güçlerininki gibi daha sıkı ve daha dar değildi. Biraz mesafe vardı. Ben tüfeği dipçik kısmından tutabiliyordum. Olay yeri inceleme geldikten sonra nasıl tuttun diye sorduklarında tutabildiğimi anladım. Zaten tetiğe de elim yetişmiyordu diye hatırlıyorum” cevabını verdi.
Ağlayarak savunmasını sürdüren İpek, “Kapı eşiklerinden atlayamıyorum. Her geçişimde gözümün önüne geliyor. Her gece rüyalarıma giriyor, çocukları benden almaya çalışıyor” dedi.
Duruşma devam ediyor.