AK Parti Aydın Milletvekili ve MKYK Üyesi Metin Yavuz, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Şehitler Tepesi” sözlerine ilişkin, “Bırakın aziz şehitlerimiz üzerinden kirli siyaset yapmayı. Millet İttifakımız diyorsunuz. O ittifakınız da sizin PKK’nın siyasi uzantısı olan HDP ile nasıl kirli ilişkiler içerisinde olduğunuzu çok iyi biliyoruz” dedi.
AK Parti Aydın Milletvekili ve MKYK Üyesi Metin Yavuz, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “Millet İttifakı olarak bizler iktidara geldiğimizde söz veriyorum şehitler tepesi boş kalacak” sözlerine ilişkin açıklamada bulundu.
“Hangi Millet İttifakı’ndan bahsediyorsunuz. Hani şu PKK’nın siyasi uzantısı olan HDP ve gerçek ülkücülerin birer birer istifa ederek yollarını ayırmaya başladıkları İYİ Parti ile birlikte olduğunuz ittifaktan mı bahsediyorsunuz” diyen Yavuz, “Öyle düşünüyorum ki şehitler tepesinin öneminin farkında değilsiniz. Öncelikle şehitler tepesi ne demek onu açıklayalım. Şehitler Tepesi, Türk ve İslam kültüründe sık kullanılan bir deyimdir. Manevi değerler için hayatını kaybedenler genellikle o bölgenin en yüksek tepesine defnedilir. Bu tepelere de genel olarak ‘Şehitler Tepesi’ adı verilir. Hatırlanacağı gibi, Suriye’nin Afrin bölgesinde terör örgütleri PYD/PKK ve DEAŞ’a yönelik başlatılan Zeytin Dalı Harekatı kapsamında teröristlerle çıkan çatışmada 9 kahraman askerimiz şehit düşmüştü. Şehitler Tepesi’ne Hassa Belediyesi tarafından 9 Türk bayrağı dikilmişti. CHP liderinin bu önemin farkında olduğunu düşünmüyorum. Şehitler Tepesi’nin öneminin farkındaysa eğer, o zaman tek seçenek kalıyor, Başkan Erdoğan’ı güçlü ve dik duruşu sebebiyle yıkamayacakları için, kendilerine karşı tehlikeli görüyorlar. Şırnak’ta terör örgütü PKK’ya yönelik operasyonda şehit olan Jandarma Astsubay Kıdemli Çavuş Mustafa Kozak’ın memleketi Manisa’nın Salihli ilçesinde düzenlenen cenaze töreninde partinizin Grup Başkanvekili Özgür Özel ve Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Cengiz Ergün’ün şehit cenazesi başında gülerek sohbet etmeleri ve PKK’lı terörist Aziz Güler’in cenazesine katılan, Gamze Akkuş İlgezdi ve Sezgin Tanrıkulu’nun öldürülen bir terörist için gözyaşı döktüğü görüntüleri, hafızalardaki yerini halen korumaktadır. Siz önce bir boy aynasında kendinize bakın. Bırakın aziz şehitlerimiz üzerinden kirli siyaset yapmayı. Millet İttifakımız diyorsunuz. O ittifakınız da sizin PKK’nın siyasi uzantısı olan HDP ile nasıl kirli ilişkiler içerisinde olduğunuzu çok iyi biliyoruz. Daha geçenler de HDP’den size açık çağrı geldi. Dediler ki birbirimize verdiğimiz destekler konusunda artık daha şeffaf olalım. Ama siz buna bile cevap veremediniz. İdlib’de kahramanlarımız şehadet şerbeti içti. Acımız, yaramız büyük” ifadelerini kullandı.
"HDP’nin deklarasyona neden imza atmadığı konusunda bir açıklamanız var mı?"
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde grubu olan 4 partinin, İdlib’deki hain saldırıyı kınayan ortak deklarasyonun altına imza attığını sözlerine ekleyen Yavuz, “Ama bir parti yine her zaman olduğu gibi bu alçak saldırıyı kınamadı. O parti sizin ittifakınız da birbirinize destek verdiğiniz eli kanlı terör örgütü PKK’nın siyasi uzantısı olan HDP. Seçmenleri kandırarak aldığınız oylar ile meclise taşıdığınız HDP. Neden deklarasyona imza atmadıkları konusunda bir açıklamanız var mı? Bugün Türkiye’nin İdlib’de geri adım atması, sınır güvenliğimizden, toprak bütünlüğümüzden ve şehirlerimizde oluşturulmak istenen hendeklerden ve özerklik ilanlarından geri adım atması anlamına gelecektir. Diğer taraftan, yaklaşık 4 milyon insanın sıkıştığı, büyük bir sivil katliamının ve mülteci akınının önünü açacaktır. Türkiye’nin hem Suriye’de hem Doğu Akdeniz’de haklarını korumak için verdiği mücadele siyasi bir mücadele değil milli bir mücadeledir. Türkiye bölgedeki haklarını korumak, milli güvenliğini temin etmek için ne İdlib’den ne de Mavi Vatan’dan tek bir adım geri atmayacaktır. Buralardan geri adım atılması demek, sınırımızda oluşturulmak istenen terör devletinin kurulması, şehirlerimizde yeniden özerklik ilanı çabalarının yeşermesi, terör örgütü tarafından hendeklerin yeniden kazılması anlamına gelecektir. Buralardan geri adım atılması, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de, önümüzdeki 100 yıllık kaderimizi belirleyecek haklarından vazgeçmesi anlamına gelecektir. Türkiye bu mücadelesini uluslararası hukuka uygun ve uluslararası antlaşmalardan kaynaklanan haklarını sonuna kadar kullanarak vermektedir” dedi.