Doğu Türkistan’da yaşanan zulme tepki için imza atan barolar arasında yer almayan Adıyaman Barosuna, milliyetçi avukatlar grubu tepki gösterdi.
Adıyaman Barosu’na kayıtlı ve kendilerine ‘milliyetçi avukatlar’ grubu adına Recep Kılıç, basın açıklaması yaptı. Adıyaman Barosunun, Ankara Barosu tarafından açıklanan Doğu Türkistan ve Kudüs deklerasyonuna imza atmamasına tepki gösteren Recep Kılıç, “Bölücülerle, terör örgütleri ile Türkiye düşmanı çevrelerle birliktelik içinde olanlar geçmişten mutlaka ders çıkarmalıdır. Yanlış hesaptan dönmelidir. Türk Milleti bu coğrafyanın kınına sığmayan kılıcıdır. Hiç kimse bize, esir Türkler hakkında istikamet gösteremez. Uygur Türklerinin hüznü yüreğimizdedir. Türkmenelinin sevdası iliklerimizdedir. Türk Milleti ile gönü bağı kopmuş kim varsa, bize Uygur Türkleri konusunda laf ediyor, ileri geri konuşuyor. İşbirlikçisinden, bölücüsüne, ilkesizine kadar hepsi ağız birliği ile fikriyatımızın kilit taşları hakkında bilirkişilik taslıyor. Ey gafiller, Türklük ne zaman sizin ana meseleniz oldu.Bir milleti ve bir dini inancı ortadan kaldırmaya yönelik sistematik faaliyetlerin varlığı göz önüne alındığında bahse konu fiillerin ‘İnsanlığa Karşı Suçlar’ kapsamında olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Çin Hükümeti’nin ‘Aşırılıkla Mücadele Düzenlemesini’ kabul ettiği Mart 2017’den bu yana, Doğu Türkistan bölgesinde kamplara kapatılan Uygur Türklerinin sayısı hızla artmaktadır. Düzenlemeye göre ‘normal’ olmayan sakal bırakmak, peçe veya başörtüsü takmak, namaz kılmak, oruç tutmak, alkol almamak ya da İslam veya Uygur kültürüyle ilgili kitaplar veya yazılar bulundurmak, aşırılık olarak değerlendirilmektedir. Müslüman nüfusun ağırlıklı olduğu ülkelere gitmek ya da Çin dışında yaşayan insanlarla iletişim kurmak şüpheli konumuna düşüren sebepler arasındadır. Erkek-kadın, genç-yaşlı, kentli-taşralı fark etmeksizin herkes, gözaltına alınma tehlikesi altındadır” dedi.
Kılıç açıklamasının devamında, “Ülkülerimiz ne diyorsa ona göre hareket ederiz. Türk’ün Şii’si, Sünni’si, yani mezhepsel ayrılığı değil, yüksek milli şuuru her mevzunun üstündedir. Irak’ı ziyaret eden Papa’nın Türkmenlerin hakları ile ilgili tek bir kelam ettiğine şahit olundu mu? Yine söylüyoruz, Türk’ün Türk’ten başka dostu da seveni de yoktur. Batı’nın Müslüman denildiğinde anladığı Türk’tür. Uluslararası hukuk; güçlünün taleplerini meşrulaştırma aracı değilse, uluslararası sistemde hukuk ve adalet arayışı varsa, BM Güvenlik Konseyi beş daimi üyenin elinde kukla haline gelmediyse, derhal hukuk işletilmeli, İsrail’in Filistin’de, Çin’in Doğu Türkistan’da yaptıklarının hesabını vermeli, bedelini ödemelidir. İsrail’in Filistin’de ve Ortadoğu’da bitmeyen mezalimi, Çin’in Müslüman oldukları için Türkistan’da yaptıkları zulmü, ‘uluslararası barış’ söylemlerinde bulunan sözüm ona medeni dünya için bir samimiyet testidir. İsrail’in, Çin’in ve emperyalistlerin zorbalığı mı uluslararası hukuk mu büyük, hadi görelim şimdi” ifadelerini kullandı.