İzmir’de yaşayan Filiz Serin’in otizmli piyanist oğlunu ve otizmi anlattığı “Seni Yazdım” kitabı yayınladı. Oğlunun müzikteki başarısında büyük emeği olan anne Serin, “Bu süreçte ‘önce o’ demek önemliydi. Kadınlar hayatı değiştirirler. Kadında bu güç var. Çocuğu otizm tanısı almış annelerin hayatlarının çok büyük bir zora girdiğini, bu hayattan çekip gitmek isteyecek kadar büyük zorluğun içine girdiğini hiç unutmayalım. Ne olur annelerden desteğinizi esirgemeyin” dedi.
Otizmli Caner Serin’in (33) müzikteki yeteneği, küçük yaşlarda ailesi tarafından fark edildi. Çocukluğundan bu yana aldığı eğitimler sayesinde Serin, başarılarına başarı kattı. Piyanist genç yurt içi ve yurt dışında çok sayıda konser verirken, tamamı Bendeniz şarkılarından oluşan "Uyanış" müzik albümünü de 2 yıl önce satışa sundu. Oğlunun her zaman yanında olan İngilizce öğretmeni Filiz Serin (59) ise hem oğlunu hem de otizmi anlattığı “Seni Yazdım” kitabını çıkarttı. Anneliğin çok özel olduğunu vurgulayan Serin, “Yaşadığımız süreç zordu. Caner gülen, oynayan, herkesin sevdiği bir çocuktu. 2 yaşında otizm tanısı almak çok yaralayıcıydı. Üstesinden gelinmesi zor bir durumdu ama kitapta da belirttiğim gibi, anne her şeydir. Birçok insan annelik üzerine çokça şey adletmek istemeyebilir ama annelik hakikaten çok özeldir. Anne ile iletişimi güçlü olan çocuklar mutlu olur. Biz Caner’de de bunu gözlemledik. Özverinin çok önemli olduğunu gördük. Bu süreçte ‘önce o’ demek önemliydi. Kadınlar hayatı değiştirirler. Kadında bu güç var. Çocuğu otizm tanısı almış annelerin hayatlarının çok büyük bir zora girdiğini, bu hayattan çekip gitmek isteyecek kadar büyük zorluğun içine girdiğini hiç unutmayalım. Ne olur annelerden desteğinizi esirgemeyin” diye konuştu.
“O günden sonra hayat hiç eskisi gibi olmadı”Oğlunun 2 yaşında otizm tanısı aldığını kaydeden anne Filiz Serin, “Kitapta da yazdığım gibi, o günden sonra hayat hiç eskisi gibi olmadı. Özel eğitimlerle geçen uzun ve zorlu bir süreç yaşadık. Eğitimin inanılmaz gücünü gördük ve bugünlere geldik. Caner neredeyse yaşını doldurmadan müziğe ilgisini belli ediyordu. Müzik kapandığında ağlıyordu. Daha sonra özellikle klasik müzik dinlemeye başladı. Ardından müzikle ilgili eğitimler aldı. Caner şu anda hem gitar hem de piyano çalıyor. 2019 yılında da albümü çıktı. Ben de bu süreçlerin ardından Caner için bir kitap yazdım. Çok uzun zamandır notlar alıyordum. Bana hep ‘yaz, umut olur’ dediler. Eşim de bu konuda çok destek oldu. Derken kalem oynadı, el yazdı ve Seni Yazdım kitabı çıktı. Kitapta kendimden, Caner’den, otizmden bahsettim. Sağlıklı bireylere hitaben de yazdım, otizmli çocukların ailelerine de yazdım. Otizmli çocukları olan ailelere ‘asla umudunuzu kesmeyin, hayallerinizi tüketmeyin hatta hayaller kurun’ mesajı verdim. Kitabı okuyanlar otizmli bir bireyi yakından tanıyacak, ilk başta otizmle savrulmuş bir ailenin daha sonra rahatladığına, hatta çok mutlu bir yaşantı sürdüğüne şahit olacak” ifadelerini kullandı.
“Herkesten mutlaka bir şey olur”
Toplumda otizmli bireylere yönelik farklı algıların olabildiğini söyleyen Serin, şöyle konuştu:
“Biz otizmle tanışmış aileler olarak kendi aramızda rahatız, mutluyuz, birbirimize açığız. Ancak sağlıklı bireylerle bir araya geldiğimizde çocuğumuza ‘dur, yapma’ demek durumunda kalabiliyoruz. Çocuğuyla bir yere gidemeyen, çocuğuyla bir lokantada yemek yiyemeyen aileler var. Toplu taşımada büyük sorunlar yaşayan aileler var. Biz bunların hiçbirini Caner’de yaşamadık ama bizim yaşamamış olmamız, insanların yaşamıyor olduğu anlamına gelmez. Ben öğretmen olduğum için eğitim sürecinde Caner’le sorun yaşamadık. Ancak sorun yaşayan o kadar çok aile var ki. Çocuğu okuldan gönderilen aileler oluyor. Dolayısıyla kaynaştırma eğitimlerle, özel alt sınıflarla ve de okula başlayacak seviyeye gelmiş eğitimlerle çocuklarımızın ve ailelerimizin bu sorunları artık bitmeli. Bu çocuklarımızın hepsi okullu olmalı. ‘Ondan bir şey olmaz’ cümlesini artık benim düşüncem kabul etmiyor. Herkesten mutlaka bir şey olur; yeter ki doğru eğitim, kişiye özel eğitim olsun.”