Burdur’da göl manzarasına hayran kalarak yerleştiği köyde hobi olarak gül dikmeye başlayan Ahmet Çiriş (55), geleneksel yöntemlerle gül yağı çıkarıyor.
Burdur Gölü’ne hayran kalan Ahmet Çiriş, ailesi ile birlikte 4 yıl önce Merkez’e bağlı Karakent Köyü’ne yerleşti. Eşi Hayat Çiriş’in de Karakentli olmasından dolayı Karakent Köyü’nü tercih eden Ahmet Çiriş, hobi olarak gül yetiştirmeye başladı. Eşi Hayat Çiriş (52) ve kızı Selen Çiriş (17) ile birlikte bahçesinde yetişen gülleri toplayan Ahmet Çiriş, eskiden bölgede yaşayan köylüler gibi 4 yıldır geleneksel imbik yöntemi ile gül yağı çıkarıyor. 4 buçuk ton gül çiçeğinden 1 kilo gül yağı çıkarıldığını söyleyen Çiriş, geleneksel yöntem ile gül yağının nasıl çıkarıldığını anlattı. Bakır kazanlara koyulan gül çiçeği ve su, 2 saatlik kaynamanın ardından buhar yoluyla soğutularak damacanalara aktarılıyor. Damacanaya biriken su tekrar kaynatılarak gül suyunun içinde bulunan yağların su yüzeyine çıkması sağlanıyor. Daha sonra cam şırınga yardımıyla su yüzeyinin üstünde bulunan yağlar alınarak karanlık bir ortamda muhafaza ediliyor.
“Gül yağının bir gramı 100 TL civarı”
Göl manzarasına hayran kaldıktan sonra köye yerleştiğini ifade eden Çiriş, “4 yıldır bu işle uğraşıyorum. 4 yıl önce geldiğimde bu göl manzarası çok hoşuma gitmişti. Önce hobi olarak başladım. Ancak daha sonra işi büyüttük. Şimdi gül suyu ve gül yağı çıkarıyoruz. Biz kazanın içinden çıkardığımız gül suyu ile gül yağlarını biriktiriyoruz. Şuan gül yağının bir gramı 100 TL civarı” dedi.
Geleneksel yöntemlerle gül yağı çıkarıyor
Eskiden köyde bulunan vatandaşların geleneksel yöntemlerle gül yağı çıkardığını fakat gül yağı fabrikalarının açılmasıyla birlikte bu yöntemin artık kullanılmadığını ifade eden Çiriş, “Biraz önce kazanda gül suyunun nasıl çıktığını birlikte yaparak anlattım. Suyu ve gülü aynı anda bakır kazana koyuyoruz. Yaklaşık 2 saatlik bir süre kaynadıktan sonra çıkan yağlı gül suyunu tekrar alıp ikinci defa kazana koyuyoruz. İkinci defa kazanda yağ ve su birbirinden ayrılıyor. Damacananın üzerinde çok ince bir tabaka meydana geliyor. Yağı cam şırınga ile alıyoruz. Işık görmeyen, güvenli, hava almayacak, kokusu uçmayacak bir yerde muhafaza ediyoruz. Buna geleneksel imbik yöntemi diyoruz. Kazanlar bakırdır. Eskiden köylerde herkes kendi gülünü akşama kadar toplar, sabaha kadar da o çiçeklerden gül suyu ve gül yağı çıkartırmış. Ancak şuan gül yağı fabrikaları olduğu için herkes bu işi bıraktı. Şuan çoğu insanda kazan yok” diye konuştu.
“Gül bahçeleri çoğaldı ama toplayacak işçi yok”
Gül toplayacak işçi bulamadıklarını belirten Çiriş, “Şuan sorunlarımızdan bir tanesi de gül toplamak için işçi sorunlarımız var. Bahçesi büyük olanlar kendi başına toplayamadığı için birkaç yıldır işçi sıkıntısı çekiyoruz. Genelde Güneydoğu’dan Suriye’den işçiler geliyor buraya. Her ne kadar 3, 4 Bin kişi gelse de gül bahçelerinin sayısı çoğaldığı için işçi sayısı yetmiyor” diye ifade etti.
“4 buçuk ton çiçekten 1 kilo yağ çıkıyor”
Gül yağının yurtdışına ihraç edildiğini, suyunun ise iç piyasada temizlik malzemelerinde kullanıldığına değinen Çiriş, gül fiyatların önceki senelere göre sürekli düştüğünü dile getirdi. Çiriş, “Bir başka sorunumuz da gül fiyatları. Biz bu bahçeyi ilk kurduğumuzda 4 yıl önce fiyatı 11 TL civarı olan yaş gül çiçeğinin fiyatı şuan 6.5 TL civarında. Bu sene 5 TL gibi bir fiyattan bahsediliyor. Bunu gül yağı fabrikaları ve Isparta Gül Birlik, fiyatı önceden belirliyorlar. Ona göre yağ fiyatları belirleniyor. 4, 4 buçuk ton gül çiçeğinden 1 kilo yağ elde ediliyor. Bu tabi bulunan tarlanın bakımı, rakımı ve su verme gibi faktörleri var. Rakamı değiştirebilir ama ortalama bir rakamdır. Yağın büyük bir kısmı yurtdışına ihracata gidiyor. Ama gül suyu iç piyasada sabun, el kremi, şampuan gibi ürünlerde kullanılıyor. En son bildiğimiz yağ fiyatları 8 bin Euro civarındaydı. Bu seneki fiyatlar henüz açıklanmadığı için bir şey söyleyemiyoruz” dedi.