Pandemi sürecinde birçok kişinin farkında olmadan yetersiz beslendiğine dikkat çeken Uzman Diyetisyen Elif Melek Avcı Dursun, "Yetersiz beslenen kişiler, Covid-19 ve çeşitli enfeksiyon türlerine karşı daha yüksek risk altındadır. Bağışıklık sistemini güçlendirebilmek için bizleri hastalıklardan koruyan vitamin, mineral ve antioksidanlardan oluşan mikro besin maddeleri tüketilmesi gerekiyor. Özellikle pandemi döneminde bu besinleri tüketmek hayati önem taşımaktadır" dedi.
Güçlü bir bağışıklık sisteminin temeli, sağlıklı ve dengeli beslenmekten geçiyor. Bu nedenle pandemi döneminde, beslenme durumunun değerlendirilmesi her zamankinden daha çok önem kazandı. Yetersiz beslenen kişilerin enfeksiyonlara karşı savunmasız kaldığını ve özellikle korona virüse karşı risk altında olduklarına dikkat çeken Uzman Diyetisyen Elif Melek Avcı Dursun, "Kronik ve şiddetli enfeksiyonlar, beslenme bozukluklarına neden olabilir. Bu durum hastaların beslenme durumunu da kötüleştirebilir ve sonuç olarak diğer enfeksiyonlara karşı da duyarlı hale getirir. Özellikle hipertansiyon, diyabet, kanser gibi komorbiditeleri olan bireyler ve yaşlılar, Covid-19’a karşı yüksek risk altındadır. Bu nedenle mikro besinler tüketerek, bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi gerekir" şeklinde konuştu.
"Mikro besin eksikliği bağışıklık sistemi baskılar"
Sağlıklı beslenmenin yeterli sayıda bağışıklık hücresi ve antikor üreten gerekli vitamin ve mineralleri sağladığını anlatan Diyetisyen Dursun, "Sağlıklı beslenme, bağışıklık sistemini güçlendirerek, vücudu enfeksiyonlarla savaşmaya hazırlar. Mikro besin eksiklikleri, immün sistemi baskılamaktadır. Dengeli bir diyet planı sebze, meyve, kuruyemiş, baklagiller, tam tahıllar ve orta düzeyde süt ürünleri, balık ve kümes hayvanlarını içerir. Şeker, rafine karbonhidrat, işlenmiş gıdalar ve kırmızı et alımının sınırlandırılması önerilir. Pişirme yöntemlerinde tekli doymamış yağ asitlerinden zengin omega 9 kaynağı zeytinyağının kullanılması önerilir. Bu şekil bir beslenme düzeni ile gerekli miktarda makro besinler, temel vitamin ve mineraller sağlanır, metabolik durum düzenlenir, sağlıklı vücut ağırlığı korunmuş olur" diye konuştu.
"Çinko, selenyum ve demir"
Balık, kabak çekirdeği, yumurta sarısı, hindi eti, sarımsak, ıspanak gibi besinlerde bulunan çinkonun doğuştan gelen bağışıklık sisteminin işlevini düzenlemede anahtar rol oynadığını belirten Diyetisyen Dursun, "Yapılan çalışmalar, solunum yolu hastalıklarının önlenmesinde çinko desteğinin etkinliğini doğrulamaktadır. Toprakta bulunan selenyum miktarına bağlı olarak gıda ürünlerinde bulunan selenyum içeriği değişiklik göstermektedir. Selenyumun birincil kaynaklar et, süt ürünleri, balık, deniz ürünleri ve kuruyemişlerdir. Selenyum eksikliği olan bir diyet, vücutta oksidatif stresin artmasına yol açarak viral genomun mutasyona uğramasına ve daha bulaşıcı bir patojene dönüştürmesine neden olabilir. Demir, hücre farklılaşması, büyümesi ve işleyişinde önemli bir bileşen olarak görünür. T-lenfosit immün hücre proliferasyonunu ve olgunlaşmasını sağlar. Ayrıca sitokin üretimini düzenleyerek, enfeksiyonlarla savaşmaya yardımcı olur. Kırmızı et, yumurta, kuruyemişler, pekmez, kuru meyveler gibi besinler demir yönünden zengindir" ifadelerini kullandı.
"Vitaminler enfeksiyonlara karşı korur"
Mikro besinler içinde vitamin tüketiminin çok önemli olduğuna değinen Diyetisn Dursun, konuyla ilgili şu bilgileri verdi:
"Özellikle protein ve et alımının düşük olduğu ülkelerde en çok görülen mikro besin eksikliklerinden biri A vitaminidir. A vitamini, müsin salgılanması ve antijene spesifik olmayan bağışıklık fonksiyonlarının güçlendirilmesi için gerekli olan solunum yolu ve bağırsak gibi sağlıklı mukus tabakalarının oluşumunda rol oynar. Karaciğer, balık yağı, süt, tereyağı, yumurta, böbrek, peynir, yoğurt, ıspanak, havuç, patates, kırmızı biber gibi besinler A vitamini yönünden zengindir.
Diyetle birlikte artan askorbik asit (C vitamini) alımı, düşük konsantrasyonlarda C-reaktif protein ve doku plazminojen aktivatörü ile ilişkilendirilmiştir. Yapılan çalışmalar, 4 hafta süreyle 200 mg/ gün, askorbik asit solunum durumunu iyileştirmiştir. Portakal, mandalina, kuşburnu, greyfurt, kivi, ananas, çilek ve daha birçok taze meyve, kırmızı ve yeşil biber, domates, roka, maydanoz, marul gibi yeşillikler, brokoli, lahana, ıspanak gibi sebzeler, C vitamininin önemli kaynakları arasında yer alır.
E vitamini yağda çözünen, güçlü bir antioksidandır. Oksidatif stresi azaltmak ve bağışıklık sistemini korumak için gerekli olan en önemli vitaminlerden biridir. Hücre zarını korur. Akciğer hastalıklarına ve solunum yolu enfeksiyonlarına karşı güçlü etkileri bulunur. Fındık, badem, ceviz, ay çekirdeği gibi yağlı tohumlar, ıspanak, tere, maydanoz, marul, kereviz, lahana, brokoli, balkabağı gibi sebze ve yeşillikler, yumurta, balık, avokado, muz gibi besinlerde yer alır.
D vitamini enfeksiyonlara karşı koruyan fiziksel bariyeri iyileştirir. COVID-19 vakalarının çoğunu yetersiz D vitamini seviyesine sahip orta yaşlı ve yaşlı kişiler oluşturur. Son araştırmalar, D vitamininin influenza ve COVID-19 ile mücadelede güçlü bir vitamin olduğunu göstermiştir. Oral dozda D vitamini ve bir hafta süreyle diğer mikro besin takviyelerinin kullanılmasının COVID-19’a karşı bağışıklık sistemini güçlendirebileceği belirtilmektedir. Yapılan çalışmalarda D vitamininin bağışıklık sisteminin güçlenmesine yardımcı olduğu bulunmuştur. D vitamini balık, yumurta, süt ürünleri ile besinler yoluyla alınabilir ve UV ışığı varlığında deri altında sentezlenebilir. D vitamini eksikliğinin düzenli olarak takibi yapılmalıdır."