Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Mustafa Şentop, “Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki varlığını sadece stratejik kaynaklar ve bunlar üzerindeki meşru hakları üzerinden tarif edemeyiz. Türkiye, kendi haklarını aradığı kadar bu alanda ve sahada adil bir paylaşımın, hakça bir dağılımın olmazsa olmaz bir barış zemininde gerçekleşmesi için vardır” dedi.
TBMM Genel Kurulunun açılışında konuşan Şentop, Türkiye’nin uluslararası alanda daima hukuktan, hakkaniyetten, adaletten, meşruiyetten yana olduğunu belirterek, “Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki varlığını, sadece stratejik kaynaklar ve bunlar üzerindeki meşru hakları üzerinden tarif edemeyiz. Türkiye, kendi haklarını aradığı kadar bu alanda ve sahada adil bir paylaşımın, hakça bir dağılımın olmazsa olmaz bir barış zemininde gerçekleşmesi için vardır. Emeği değil sömürüyü, hakkı değil zulmü, paylaşımı değil el koymayı alışkanlık haline getirenlerin bunu anlamasını zaten beklemiyoruz. Yine bugün, ağır ekonomik sorunlarla boğuşan ve Batı’nın ianeleri ve sadakalarıyla yaşayan bazı küçük ülkelerin tetikçi olarak kullanıldığına şahit oluyoruz. Bölgesel ihtilafları canlı tutmak, eski yaraları kanatmak için bu muhtaç ve basiretsiz ülkelerin yönetimleri istismar edilmektedir” dedi.
Şentop, 20. yüzyıldan bahsederek, “İnsanlık çok zor bir yüzyıl geçirdi. 20. yüzyıl insanlık tarihinin belki en kanlı yüzyılıdır. İki büyük dünya savaşı, bağımsızlık savaşları, bölgesel savaş ve çatışmalar, iç savaşlar, katliamlar, öldürülen yüz milyonu aşkın insan, göçler, kara bir yüzyıl tablosu çizmektedir. Bu geçtiğimiz yüzyılda aziz milletimizin, Meclisimizin öncülüğünde elde etmiş olduğu çok büyük ve önemli kazanımlar vardır. Bunlardan birincisi, büyük bedeller ödeyerek, kanımız ve canımız pahasına kazandığımız istiklalimizdir, bağımsızlığımızdır. 20. yüzyılın sihirli kelimelerinden olan bağımsızlık, bizim tarihimiz bakımından çok daha vurgulu anlam ifade etmektedir. Biz tam bağımsızlık diyoruz. Bölgemizde ve yakın coğrafyamızda yaşanan hadiseleri gördükçe bağımsızlığın, özellikle tam bağımsızlığın ifade ettiği anlamın büyüklüğünün farkına daha fazla varıyoruz. İkinci önemli kazanım, inkıraza uğrayan, onlarca yıl süren kesintisiz savaşlarla harap olmuş bir büyük devletin küllerinden yeni bir devlet, bir cumhuriyet kurmuş olmamızdır. Üçüncüsü ise zaman zaman kesintilere uğramış olsa da kararlılıkla ve milletimizin sonuna kadar sahip çıkmasıyla var ettiğimiz demokrasimizdir. Milletimizin bu büyük ve önemli kazanımlarının elde edilmesinde öncülük hiç şüphesiz Meclisimize aittir” ifadelerini kullandı.
15 Temmuz darbe girişimine değinen Şentop, “O gece tarihine ve karakterine yakışır bir kararlılıkla, bombardıman altında görevini ifa eden ve direnen Meclisimiz ikinci defa gazi unvanını almış, bu unvanı hak ettiğini ve hakkıyla taşıdığını ispat etmiştir. Böyle büyük bir Meclisin mensubu olmak, bu yüce çatı altında görev ifa etmek, Mecliste aziz milletimize hizmet etmek ne büyük bir şereftir. Bu şerefli görevin üzerimize büyük sorumluluklar yüklediği de aşikârdır. Bu sebeple Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygınlığının korunması en başta gelen görevimizdir” şeklinde konuştu.
Şentop şunları kaydetti:
“20. yüzyılın sonlarında başlayan ve içinde bulunduğumuz 21. yüzyılın ilk çeyreğinde hızı artarak devam eden bir büyük değişim sürecinin içindeyiz. Siyasi, ekonomik, sosyal, kültürel yapıların, kavramların, kuralların, kurumların, toplumların, devletlerin, coğrafyaların yeniden şekillenmeye başladığı; teknolojinin büyük dönüştürücü etkisinin adeta kontrolü ele aldığı bir dönemden geçiyoruz. Öte yandan, geçtiğimiz yılın son günlerinde Çin’de başlayan ve bütün dünyayı etkisi altına alan bir virüs salgınının bu büyük değişim sürecine katalizör etkisi yaptığını, sadece nicelik bakımından sürecin hızını arttırmakla kalmayıp, aynı zamanda mahiyetini de değiştirmeye başladığını takip etmekteyiz. Şurası açıktır ki, korona virüs salgını bundan böyle hayatın her alanında az veya çok etkilerini gösterecektir. Salgının psikolojik, sosyolojik, siyasi, ekonomik, ticari, kültürel ve diğer birçok alanda etkilerini önümüzdeki dönemde yaşayarak göreceğiz.”
Azerbaycan’a yönelik saldırılardan üzüntü duyduğunu söyleyen Şentop, “Öncelikle Ermenistan saldırılarında şehadete yükselen bütün kardeşlerimizi rahmetle anıyor, yaralılarımıza Cenab-ı Hak’tan acil şifalar niyaz ediyorum. Bunu tekrar buradan ifade etmek isterim; Türkiye bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da haklı davasında, vatan savunmasında Azerbaycan’ın yanındadır. Türkiye ve Azerbaycan, dünyada başka iki ülke arasında benzeri olmayan yakın bir ilişkiye sahiptir. ‘Tek millet iki devlet’ prensibi, sadece bir slogan, sadece bir tarihi tespit değildir; aynı zamanda diplomasiden sahaya her alanda Türkiye- Azerbaycan ilişkilerine istikamet veren yaşayan bir ilkedir. Bu husus ve Türkiye’nin desteği gelişmelerin her aşamasında Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından açık bir şekilde ifade edilmiştir. 28 Eylül Pazartesi günü dört siyasi partimizin imzasıyla yayınlanan bildiride bu kararlılık bir kez daha ortaya konulmuş, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak Azerbaycan’ın yanında olduğumuz ifade edilmiştir. Ermenistan’ın bir an önce işgal ettiği Azerbaycan topraklarından çıkmasının, komşularına saldıran ve bölge barışını tehdit eden bir ülke olarak hareket etmekten vazgeçmesinin zaruretini buradan bir kere daha ifade etmek isterim” ifadelerini kullandı.