Türk Veteriner Hekimleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı Ali Eroğlu, "Arıların geleceği insanların geleceği demektir. 20 Mayıs Dünya Arı Günü’nün bu muhteşem varlıklar için bir farkındalığa vesile olmasını temenni ediyorum" dedi.
Türk Veteriner Hekimleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı Ali Eroğlu, "Dünya Arı Günü" dolayısıyla mesaj yayınladı. Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 20 Aralık 2017 tarihinde aldığı kararla 20 Mayıs’ın "Dünya Arı Günü" olarak ilan edildiğini anımsatan Eroğlu, Dünya Arı Günü’nün amacının arıların ve diğer tozlayıcıların insanlık ve dünya için taşıdıkları önemin hatırlatılması, bu konuda bir farkındalık oluşturulması, arıların ve diğer tozlayıcıların gelişebilmesi için hayatta kalma koşullarını iyileştirmek ve yaşam alanlarına ışık tutmak olduğunu belirtti. Tozlayıcıların ekosistemin korunmasında, yükselen dünya nüfusunun sürdürülebilir bir şekilde beslenmesinde, biyoçeşitliliğin korunmasına yardımcı olmada hayati derecede önemli bir rol oynadığını anlatan Eroğlu, "Albert Einstein’nın ’Eğer arılar yeryüzünden kaybolursa insanın sadece 4 yıl ömrü kalır’ değerlendirmesi, bu önemin çok çarpıcı şekilde ifade edilmesidir. Arılar yaşam demek, arı varsa hayat var. Hepimizin yaşamı, onların yaşamına bağlıdır. Onlarsız, yemeye alışkın olduğumuz ürünlerin çoğu tehlikeye girmektedir. Tozlaşma, bitkiler dünyasında türlerin devamlılığını sağlar. Yapılan gözlemlere göre, insanların besinlerinin yüzde 90’ından fazlasını oluşturan 100 bitki türünden dörtte üçü arıların tozlaşması (polinasyon) sayesinde elde edilmektedir. Günde 20 bin arı kovandan bir kaç kez çıkarsa her gün 20 milyon veya daha fazla çiçeğin tozlaşması sağlanabilir. Tarımsal ürünlerin arılar tarafından tozlaştırılması yalnızca verimi artırmakla kalmaz aynı zamanda meyve kalitesini de yükseltir" ifadelerini kullandı.
"Dünya Arı Günü vesilesi ile yaşanan korona virüs pandemisini de dikkate alarak hastalıkların korunma ve tedavisinde bal, propolis ve arı sütü gibi arı ürünlerinin kullanılmasının araştırılması diğer önemli bir konu olarak görülmelidir" diyen Eroğlu, "Bu ürünlerin bakteri, virus ve diğer enfeksiyonlarla mücadelede hem immun sistemi güçlendirmesi hem de enfeksiyon etkenleri üzerine etkileriyle sağlığın korunmasına katkı sağlayabilecek doğal destek ürünleri oldukları bilinmektedir. Ülkemiz sahip olduğu yaklaşık 8 milyona yakın kovan varlığı ile dünyada ikinci sırada, 120 bin ton dolayındaki bal üretimi ile dünyada altıncı sıralarda yer almaktadır. Hem kovan varlığı hem de bal üretimi bakımından dünyanın en önemli ülkeleri arasındadır" değerlendirmelerinde bulundu.
Arıcılıkta yasal ve yapısal düzenlemelere ihtiyaç duyulduğunu dile getiren Eroğlu, şunları kaydetti:
"Tarım ve Orman Bakanlığında, arıcılık sektörünün tüm bileşenlerinin temsil edileceği, bütçesi olan, düzenli olarak verilerin kayıt altına alındığı, koordinasyon odaklı bir daire başkanlığının kurulması önem arz etmektedir. Arıcılık Kayıt Sistemi (AKS) revize edilmelidir. Dijital takip sistemi bir zorunluluk haline gelmiştir. Kamu, STK’lar ve özel sektör işbirliği ile, arıların sağlığını tehdit eden onlarca hastalığı tehdit olmaktan çıkarıp minimize etmek üzere ulusal bir proje uygulanmalıdır. Çiftçi-Arıcı koordinasyonu daha da geliştirilerek zirai mücadele de kullanılan pestisitlerle arıların ölümüne sebep olan uygulamaların önüne geçilmelidir. Arıcılık faaliyetleri eğitim çalışmalarıyla bilinçli olarak yürütülmeli, planlı, programlı bir yetiştiricilik sistemiyle, yüksek verimli ana hatlar elde edilmelidir. Ülkemizde gen kaynaklarının başta Anadolu arı ırkı olmak üzere, alt ekotiplerinin tespit edilerek tanımlanması, tescili ve gen kaynağı olarak sertifikalandırılmasına acilen ihtiyaç vardır. Arıların geleceği insanların geleceği demektir. 20 Mayıs Dünya Arı Günü’nün bu muhteşem varlıklar için bir farkındalığa vesile olmasını temenni ediyorum."