Turizmci dış politikaya odaklı

Dış politikadaki gelişmelerin turizm sektörüne etkisi Didim'de düzenlenen panelde mercek altına alındı. Turizmciler Türkiye'nin yurtdışında oluşan olumsuz imajından kaygı duyarken "güvenlik" deniz, kum ve güneşten sonra dördünci S olarak seyahat endüstrisinin literatürüne girdi.

Turizmci dış politikaya odaklı

Dış politikadaki gelişmelerin turizm sektörüne etkisi Didim'de düzenlenen panelde mercek altına alındı. Turizmciler Türkiye'nin yurtdışında oluşan olumsuz imajından kaygı duyarken "güvenlik" deniz, kum ve güneşten sonra dördünci S olarak seyahat endüstrisinin literatürüne girdi.

09 Ekim 2015 Cuma 11:28
 Turizmci dış politikaya odaklı
 
7. Didim Turizm Zirvesi kapsamında "Dış Politika ve Turizm" başıklı bir panel düzenlendi. Moderatörlüğünü Sunnysider Club Yönetim Kurulu Üyesi ve Germanyfans GmbH Başkanı Hüseyin Baraner'in yaptığı panelde Turizm Eski Bakanı Bahattin Yücel, CHP Genel Başkan Yardımcısı Murat Özçelik, TUROB Başkanı Timur Bayındır, Almanya Seyahat Acentaları Birliği Uluslararası Komisyon Üyesi Hikmet Atilla ve Didim Turizm Derneği Başkanı Ercüment Alkaner konuşmacı olarak yer aldı. Panelin açılışını yapan Hüseyin Baraner şunları söyledi:
 
"DİDİM AZİMLİ BİR TALEBE GİBİ ÇALIŞIYOR"
 
"Sürdürülebilir turizm sürdürülebilir turizmciler olmuyorsa olmuyor. Burada bir söz verildi ve hep çalışıldı. Didim'in 7 yılda bir Antalya ve İspanya olamayacağını biliyorduk. Biz aslında bu zirveyi Antalya olmamak için başlatmıştık. Ancak Didim'in Antalya olmasına gerek olmadığını da gördük. Didim neden Antalya gibi olsun ki diye düşünüyorum. Biz sürdürülebilirlik sözüne uyuyoruz. Betonlaşmanın hemen durdurulması lazım. Yüzlerce insan Didim için tartıştı. Didim ev ödevini yapmış ilk destinasyonlardan biridir. Büyük bir aşkla çaba harcamıştır. Alabildiği destekle ilerlemiştir. Azimli bir talebe gibi yol almak için çabalıyor." 
 
 
 
"3 S'ye GÜVENLİK EKLENDİ"
 
Dünyada çok ciddi sıkıntılar olduğuna işaret eden Baraner, "Berlin'de uluslararası diyalog enstitüsünde 5 yıl önce bugün olanları görmüş ve ifade etmiştik. Turizm dediğiniz zaman çok boyutlu, çok sesli bir olayla karşı karşıya kalıyorsunuz. Dünya siyasetinin içinde olmanız gerekiyor. Sadece deniz, kum güneş satamıyorsunuz. Birçok faktör var. Birçok insan müslüman ülkelerine gitmek istemiyor. Bunun pek çok faktörü var. Dünyada sıkıntılar hızla devam ediyor. Ben 1978 yılında turizme başladım. O zaman üç S'ten bahsedilirdi. Deniz, kum ve güneş. Buna bir S daha eklendi. Security... Şimdi turist deniz nasıl derken güvenlik nasıl diye de soruyor. Bir S daha var o da bir ülkenin sempatisi. Bu ya var ya yok. Ya çok ya az. Bir ülkeye bir inanca olan müşterideki sempati" diye konuştu.
 
"TÜRKİYE'YE DÖNÜK SEYAHAT UYARILARI YAPILDI"
 
Son yıllarda mevcut hükümetimizin Şükrü Kaya anlayışını sürdürüdüğüne gönderme yaparak ve bir anektod anlatarak sözlerine başlayan Turizm Eski Bakanı Bahattin Yücel şunları söyledi:
 
"Biz turizmi Türkiye'nin imajı olarak kullandık ve başarılı olduk. Aslında turist sayısı açısından 6. sıradayken gelir açısından daha gerilerde olduğumuzu görüyoruz. Neden bu böyle diye çok tartışma konusu var. Dünyada şuanda İslamiyetle ilgili bir tartışma başladı. Acaba İslamiyeti IŞİD denen kan bürümüş vahşiler mi yoksa Türkiye'de ibadetlerini yapan Allah ile kul arasına kimsenin girmesini istemeyen insanlar mı temsil ediyor. Öte yandan Suriye'den gelen 2 milyon insan var. Türkiye ne yazık ki IŞİD'in koruyucusu ve onları yargılanmaktan kaçan ülke algısı yaratıyor. Bunların bazı sonuçları var. Güneydoğu'da çatışmadan doğan kargaşada eklenince turizme birçok sıkıntı yükleniyor. Almanya, İngiltere ve Benelux ülkeleri Türkiye ile ilgili uyarılar yayınlıyor. Türkiye seyahat edilmemesi gereken bir ülke olarak gösteriliyor." 
 
 
 
"ÜLKE ALGISI OLUMLU DEĞİL"
 
Biz kükreyelim, sınırlarımızdan kuş uçamaz diyelim. Bizi izlemekte olan ve Türkiye'ye sempati ile bakan pek çok kimse bu hükümetin uyguladığı içki yasağına ihtiyatlı bakıyor. Bunu bizim turizmcilerimiz söylemiyor veya söyleyemiyor. Bizim işletme belgemiz var bize geçmez bu yasak diye düşünenler var. Eğer o ülkede sokağa çıktığınız zaman içki içemeyecekseniz o ülkeye kimse gitmek istemez. Belki Türkiye'ninki başka ortadoğu ülkeleri kadar sert değil ama bu var. Kendi yurttaşın üzerine tankla operasyon yapıyorsanız o ülke algısı dışarıda olumlu olmaz.
 
"RUSYA İLE KARŞI KARŞIYA GELDİK"
 
Biz yıllarca Rusyaya sırtımızı döndük. 50 yıl birbirimizi görmedik. Halbuki 30'lu yıllarda iyi geçiniyorduk. Yüzyüze döndük ve Rusya'dan gelen turist sayısı arttı. Rusyadaki kriz düşüşe neden oldu. Suriye'deki tutarsız dış politika nedeniyle Rusya ile karşı karşıya gelindi. Benim çocukluğum Rusya'dan kominizm gelecek mi diye geçti. Şimdi bu kış Rusya'dan doğalgaz gelecek mi diye düşünüyorum. Rusya Federasyonu discipline alışmış bir ülke. Yurtdışına çıkışta döviz sıkıntısı yaşanacağı gerekçesiyle devlet yetkilileri yurtdışına göndermeme kararı aldılar. Turizmciler Kemer'e gitsinler orada her şey görünüyor.Klasik yöntemleri bırakmalıyız. Turizmde modern yöntemleri kullanmalıyız. Turizmin ileri gittiği ülkelerde turizm bakanı olmamalı. İşleri yerel yönerimler ve özel sektör yapabilmeli. Turizm bölümlerini bitirip sektörde çalışanların oranı çok düşük. Demek ki bizim eğitim sorunumuz da var."
 
"ZİYARETÇİ SAYISI ARTIYOR AMA GELİRLER DÜŞÜYOR"
 
İstanbul'un Türkiye'nin tanıtım merkezi olduğunu vurgulayarak sözlerine başlayan TUROB Başkanı Timur Bayındır, "İstanbulsuz ne Kapadokya ne İzmir olabilir. Muhakkak İstanbul lazım. Aslında İstanbul iyi gidiyor. Fuarlarda yaptığımız özel çalışmalarla İstanbul toparlanmaya başladı. İstatistiklere bakıldığında rakamların büyüdüğünü görüyoruz ama kendi üyemiz olan otelcilerimiz arasında yaptığımız araştırmalara incelediğimizde ve STR Global araştırmalarına bakıldığında otellerde tek rakamlı düşüş var ama gelirlerdeki kayıp iki rakama çıkıyor. Yüzde 10 ila yüzde 30 arasında düşüş var. Gelirler düşüyor ama devlet istatistiklerine göre ziyaretçi sayısı artıyor" dedi. Bayındır şunları söyledi:
 
 
 
"AVM VAR HADİ OTEL DE YAPALIM DENİYOR"
 
"Bunların sebeplerini incelediğimiz zaman bir yığın kiralık ev devreye girmiş durumda. Hatta bu iş ticarete dönüştü. Bu iş nasıl faturalandırılıyor? Bu işi kimler yapıyor? Hiçbir bilgi yok. Bazı misafirler bizim istatistiklerin içinde kayboluyor. Biz Türk millet olarak kolay para kazanmayı severiz. En iyi iş ne? Bir ara tekstil merakı vardı baktık herkes tekstilci oldu. Sonra inşaatçı oldu. Şimdi otelci oluyor. Adamın alakasız yerde arsası var bakıyorsunuz bir otel yapsak ne olur diyor. AVM var o zaman bir de otel yapalım diyorlar. Didim'in iyi kötü bir yolu var ama bazı otellerin yapıldığı yerlere ulaşamaz, adresini bulamazsınız. Gelirler azalıp müşteri azalınca zorlanmalar başlıyor. Turizm öyle bir şeyki iki ülke arasındaki münasebetler hemen turizme yansıyor. UNWTO yaptığı açıklamada en büyük turizm hareketi komşular arasında olacak dedi. Bizim Yunanistan ile ilişkilerimiz vardı. Sonra İranla da ilişkilerimiz ilemişti sonra ambargo devreye girdi. Suriye'den 1 milyona yakın insan geliyordu. Şimdi 2 milyon geliyor ama biz bakıyoruz. İsrail 600 binlerden 40 binlere düştü. Rusya'da ekonomik kriz var o yüzden az geldi diyoruz ama neredeyse Rusya ile savaşa gireceğiz. O nedenle dikkatli hareket etmek lazım. 
 
"EGE'Yİ PAZARLAMAK LAZIM"
 
Beni Didim'de sevindiren güzel şeyler var.Didim Antalya olacak da ne olacak. Antalya'da sahil boyunca yayılmış betonarme taşlar var. Onlar 50 euro'ya satarken siz 500 euro'ya satın. Deniz Kum ve Güneş de yavaş yavaş modasını kaybediyor. Antalya sıktı başka yere gideyim diyene Ege'yi pazarlamak lazım. Siz Ege'nin içinde parlarsınız. Aceleyle her yere otel doldurma telaşına girmeyin. Talep oldukça arz yaratın. Her türlü etkiden belki kurtulamayız ama meseleleri azaltırız.Bir de vize meselesi var. Efendim e-vize yapacağız dediler. Bu güzel ama klasik yöntemi aldırmayın dedik. AB Topluluğu Arap ülkelerine Schengen'ı kaldırıyor ve Arap ülkelerini vizesiz seyahat imkanı sağlıyorlar. Dolayısıyla Araplar daha çok Avrupa'ya gider ve bu bizim için ayrıca kayıp olur.
 
 
 
"ADALET İŞLEMİYORSA YATIRIMCI GELMEZ"
 
Panelde dış politikadaki gelişmelerin turizme etkisini değerlendiren CHP Genel Başkan Yardımcısı Murat Özçelik, "Bir memlekette özgürlükler kısıtlanmış ve mahalle baskısı varsa, adalet mekanizmasının bir standartta çalışmadığını bir yabancı biliyorsa o ülkeye gidip yabancının yatırım yapması mümkün değildir. Biz AB standartlarında iş yapmayı öğrenemez ve hukuku buna göre göre düzeltmezsek bize yatırımcı gelmeyecektir. Bir diğer konu ekonomik durum. Bir ülkede demokrasi yoksa, yolsuzluk ortaya çıkmışsa, yatırımcı gelmiyorsa, sıcak para ülke içinde dönüyorsa dolar 3 lira olur ve ızdırabı bu ülke insanı çeker" dedi. 
 
"BÜROKRASİ İŞLERİ YAVAŞLATIYOR"
 
Panelde konuşan Didim turizminin deneyimli isimlerinden ve Almanya Seyahat Acentaları Birliği Uluslararası Komisyon Üyesi Hikmet Atilla, son olarak Alman seyahat acentaları ile katıldığı Hindistan gezisinde acentaların Türkiye'deki kadın cinayetlerini sorguladıklarını dile getirdi. Atilla şu açıklamalarda bulundu:"Gittiğim her yurt dışı ziyaretinde turizm ateşeliklerimizi ziyaret ederim. Ateşeliklerimiz fuardan fuara hatırlanıyor. Ateşelikler Turizm Bakanlığı'na bağlı ama bakıyorsunuz yazışmalar Dışişleri Bakanlığı üzerinden yapılıyor.? Bürokrasi olduğu için işler hızlı ilerlemiyor.Ülkelerdeki krizler hemen turizme etkisini gösteriyor. Tabii Yunanistan'daki kriz hemen turizme yansıdı. Bu sene de kriz vardi AB içinde bir dayanışma olduğu için talep yaratılabiliyor..
 
 
 
"HERKES DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SİTESİNE BAKIYOR"
 
Kriz dönemlerinde ilk bakılan sayfa Dışişleri Bakanlığı'nın sayfasıdır. Yapılan araştırmalara göre, insanlar güvenli bulmadıkları destinasyonlara gitmiyorlar. Açıp kendi Dışişleri Bakanlığı sitesinde o ülke ile ilgili yayınlamış uyarıya bakıyorlar. Türkiye için yapılan seyahat uyarılarına Dışişleri Bakanlığı'nın anında müdahale etmesi gerekiyor. Geçen yıl İran Cumhurbaşkanı Ruhani açıklamalar yaptı ve bu ülkeye giden Alman turist sayısı ikiye katlandı.Daha bugün okudum, Rusların yüzde 75'i tatilini Türkiye'de geçirmek istemiyor. Yurt dışındaki ataşeliklerin faaliyetlerini geliştirmemiz gerekiyor. Onlar çalışmak istiyorlar ama hareket alanları dar. Bu paneli düzenlerken, dışişleri tarafından turizme ilişkin bir açıklama var mı diye baktık ama bulamadık." 
 
"BİZ ANTALYA OLMAK İSTEMİYORUZ"
 
Siyasi gelişmelerin turizmi yakından etkilediğini belirten Didim Turizm Derneği Başkanı Ercüment Alkaner ise şunları ifade etti:"Konaklama sektöründe stok kullanamıyoruz. Boş kalan her odayı zarar yazıyoruz. Bu nedenle bizim satış departmanlarımız çok önem arz ediyor. Her yılı bir yıl önceden satmaya başlıyoruz. Bu nedenle Türkiye'deki siyaset ve onun dış politikaya yansıması bizi çok yakından ilgilendiriyor.Biz tesislerimizdeki misafirlerle sürekli diyalog halindeyken sürekli en iyi şekilde ağırlamaya çalışıyoruz. Onlar istemeden onların isteklerini belirlemek zorundayız. Yani biz Türkiye'nin hangi istikamete gittiğini görüp, çalışmalarımızı ona göre belirliyoruz.
 
 
 
"DİDİM PLANLI GELİŞMELİ"
 
Avrupalılar Ege'ye çok yoğun geliyorlardı, hala geliyorlar. Biz zaten Antalya olmak istemiyoruz. Didim'de ihtiyacımız olan altyapı ve çevre düzenlemelerinin yapılması. Yeni yatırımların planlanmasını istiyoruz. Her önüne gelenin bir şey yapmasını istemiyoruz. Neye ihtiyacımız varsa o yapılsın. Antalya'nın durumu belli. Didim bir plan çerçevesinde gelişmeli. Burası bir turizm kenti ve böyle de kalacak.Ben aynı zamanda beş yıldızlı bir otelin genel müdürüyüm ve içeriden dışarıya çıktığımda farkı görebiliyorum. Kuşadası'na eskiden Avrupa'dan çok misafir geliyordu ama sonraki yıllar rant kavgaları nedeniyle onları kaybettik ve Antalya'ya gittiler. Antalya yıllarca bunların ekmeğini yedi ve peş peşe yatırımlar yapıldı.Geldiğimiz noktada yeniden bir talep doğdu. Burada bazı sıkıntılarımız var. Her şey dahille beraber Didim esnafı ne kadar pay alıyor ya da alabiliyor mu?
 
KIŞIN ZARAR EDEN TESİSTEN NASIL İSTİHDAM "SAĞLAYACAKSINIZ"
 
Son yıllarda Ege Bölgesi'ne olan telep artışı iç siyasetle de ilgili. Bizim Türkiye olarak yurt dışındaki imajımız bozulurken Ege'ye daha fazla müşteri gelir mi gelmez. Bugüne kadarki tüm hükümetler, farklı sektörlerden elde edilen gelirlerin turizme yatırılması ve bunun bir prestij olarak kullanılmasına dayalı.Türkiye'de otelciliğin çok fazla sorunu var. Otelcilerin yasası çıkmadı mesela. Kış geldiğinde personelin neredeyse tamamını işten çıkarıyosunuz. Devlet buna el atmazsa, kışın zarar eden bir tesisten nasıl istihdam sağlayacaksınız? Şu anda sezondan çıktık ama kara kara 2016'da ne yapacağımı düşünüyorum. Özellikle personel sıkıntısı ile karşı karşıyayız. Sezonun nasıl gideceğini ise erken rezervasyon datışlarından göreceğiz."
Son Güncelleme: 09.10.2015 11:34
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner81