Türk Veteriner Hekimleri Birliği (TVHB) Merkez Konseyi Başkanı Ali Eroğlu, “Süt verimi AB ortalamasının yarısı kadar” dedi.
TVHB Merkez konseyi Başkanı Eroğlu, Dünya Süt Günü’nün, sütün insan sağlığı ve beslenmesi açısından önemini vurgulamak ve toplumsal yaşama katkılarını hatırlatmak amacıyla, 2001 yılında BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından belirlenmiş olup 20 yıldan beri her yıl 1 Haziran’da dünya genelinde çeşitli etkinliklerle kutlandığını hatırlatarak, “Süt; yüksek kalitede protein, yağ, kalsiyum, magnezyum, selenyum, riboflavin, B5 ve B 12 vitamini gibi maddeleri içeren sağlıklı beslenme bakımından çok değerli bir üründür.
Kaliteli, sağlıklı ve yeterli süt elde edebilmek için öncelikle sütün kaynağı olan hayvanların başta brusellozis ve tüberkülozis gibi insan sağlığını da tehdit eden hastalıklardan korunmaları, sağlıklı ve genetik açıdan verimi yüksek hayvanlar olmaları ve uygun koşullarda refah içinde bakılmaları gerekmektedir.
Bu çok değerli besin ögesini ulaşılabilir kılmak için; süt işletmelerinin küçük, orta ya da büyük fark etmeksizin desteklenmesi, süt verimi yüksek ancak ülkemiz iklimine ve bakım şartlarına da uygun ırkların ve hayvan türlerinin teşvik edilmesi, sütün toplama ve nakliyesindeki giderlerin azaltılması, süt ürünlerinin de çeşitlendirilerek coğrafi işaretlemelere ilişkin faaliyetlerin artırılması ve teşvik edilmesi gibi düzenlemelerle sektörün desteklenmesi gerekmektedir" değerlendirmesini yaptı.
Son yıllarda, işletmelerde yerli ırk hayvan sayısı azalırken melez ve kültür ırkı hayvan sayılarının ve işletme büyüklüklerinin artması son derece olumlu olmakla birlikte halen 1-20 baş hayvan bulunan süt işletmeleri, toplam süt işletmelerinin yüzde 90’ını oluşturduğuna dikkat çeken Eroğlu," Bu durum verimliliği önemli ölçüde azaltmaktadır. Yine doksanlı yıllarda ülkemizde 1.351 kg olan ortalama süt verimi günümüzde yıllık yaklaşık 3.200 kg’a kadar yükselmiştir. Ancak bu değer halen AB ortalamasının neredeyse yarısı düzeyinde olup arttırılmasına yönelik çalışmalara hız verilmelidir. Zira bu konu sadece gıda arzı açısından değil çevre kirliliği ve küresel ısınma açısından da önem taşımaktadır.
Dünya genelinde süt hayvanları yılda yaklaşık 3 gigaton (1 milyar ton) karbondioksit eşdeğeri emisyon üretmektedir. Bu miktar toplam hayvancılıktan kaynaklanan emisyonun yüzde 40’ını oluşturmaktadır. Süt hayvanlarının oluşturduğu emisyonun yüzde 51 ila yüzde 67’si enterik metandır. Atmosferde 200 yıla kadar kalarak küresel ısınmaya neden olan karbondioksit ile karşılaştırıldığında metan, kısa ömürlü olmasına karşın havaya salındıktan sonra karbondioksitten 84 kat daha fazla ısı tutabilmektedir.
Bu nedenle, süt hayvanlarının verimliliğini artırarak üretilmesi hedeflenen süt miktarının daha az süt hayvanı besleyerek üretilmesi iklim üzerindeki olumsuz etkilerin azaltılması açısından çok önemlidir. Bu noktada kg süt başına oluşan emisyonun azaltılması için yem kullanım verimliliği, gübre yönetimi ve sürü performansını arttırmaya yönelik çalışmalar yapılmalıdır" ifadesini kullandı."Süt maliyeti üzerine en etkili faktörlerden birisi yem giderleridir" diyen Eroğlu şunları kaydetti:
"COVID-19 salgını sırasında döviz kurlarındaki kontrolsüz artış hayvancılık işletmelerinde dışa bağımlı olan yem giderlerini arttırmıştır. Hayvancılık işletmelerinin artan yem fiyatlarından korunmasına yönelik önlemler alınması gerekmektedir. Ülkemizde mera alanlarının yetersiz olması, meraların verimlilik ve ot kalitesi özelliğini yitirmesi ve etkin kullanılamamaları süt üretiminde yem giderlerinin süt maliyeti üzerine etkisinin yüksek olmasının başlıca nedenlerindendir. Ayrıca yıl boyunca üretimde meydana gelen artış ve azalışa bağlı olarak süt fiyatlarında yaşanan fiyat dalgalanmaları üreticilerimizi ve sektörü olumsuz etkileyebilmektedir."
Çiğ süt alımında fiyat istikrarının ve gerekli rekabetin sağlanması açısından Et ve Süt Kurumu, AOÇ vb. kamu kurum ve kuruluşların daha fazla süt piyasasının içerisinde olması ve özellikle arz talep dengesinin bozulduğu dönemde süt tozu, tereyağı vb. müdahale alımlarının devreye girmesinin gerektiğini vurgulayan Eroğlu şunları dedi:
"Süt ürünlerinde taklit ve tağşiş gibi hususların sık sık gündeme gelmesi, yazılı ve görsel basında konu uzmanları dışındaki kişilerin yanlış bilgi ve beyanları dolayısıyla kamuoyunda zaman zaman tekrar eden bilgi kirliliğinden ciddi zarar görmektedir.
Süt ve süt ürünlerinin kalitesini belirleyen; hayvan sağlığı, hayvan refahı ve halk sağlığı hizmetleri, işletme şartları, sağım hijyeni, üretim, işleme, depolama ve pazarlama aşamaları dikkatle takip edilmeli ve göz ardı edilmemelidir. Bu kapsamda süt ve süt ürünlerinin Çiftlikten Sofraya geliş sürecine kadarki tüm aşamalarında veteriner hekimler aktif olarak yer almaktadır ve almalıdır.
Türk Veteriner Hekimleri Birliği olarak, süt ile toplum ve çevre arasında sıkı bir bağ bulunduğundan dolayı süt hayvancılığı ve süt sektörünün kalkınmasının teşvik edilmesi ile toplum sağlığının korunması, dengeli beslenme, toplumsal refah ve çevre sağlığı gibi konulara da katkı sağlanmış olacağına inanıyor, bu vesileyle Dünya Süt Gününü kutluyoruz."